19 Ocak 2012 Perşembe

"HAHAMLAR TANRI OLACAK.." SHABRİRİ BÜYÜSÜ‏


“HAHAMLAR TANRI OLACAK…”
SHABRİRİ BÜYÜSÜ…


Aşağıda okuyacağınız yazı şeytan ilmi Kabala’ya aittir ve 2005         yılında kaleme alınmıştır:

Tanrı kendi adı “SABAOTH”, yahut “ADONAY” veyahut “ELOAİ” adlarından birinin harflerini başka türlü karıştırarak kâinat ve dünyayı meydana getirmiştir. Eğer bir insan bu adlardan birini yalnız “Tanrı tarafından bilinen bir zamanda ve gene onun tarafından bilinen muayyen bir yerde karıştırıp tesadüfen aynı adı meydana çıkartırsa; DÜNYA VE KAİNATIN TEK EFENDİSİ olacaktır” ve Tanrı buna müsaade etmiştir hem de MEMNUN olacaktır!..”

“Şeytan’ın İlmi” veya “Ölüler İlmi” ya da “Karanlıklar İlmi” adlarıyla meşhur Kabala aslında iki kitaptan ibarettir. Biri ZOHAR (IŞIK) diğeri ise SEPHER YEZİRAH (Kâinat Kitabı). SEPHER YEZİRAH; isimli sözde bu kâinat kitabında yeryüzünde mevcut büyülerin en özgün türlerini bulabilirsiniz. Bu kitabın aslında lastikli bir manası da vardır. Kanat kitabı dendiği gibi “Yaratıcı Kitap”ta denir. Bu kitap sahipleri tüm insanlığı büyü ve hipnozla yönetme iddiasındadır. Bu amaçla Hz. Süleyman’ın bile Cenabı Allah tarafından verilen kudretini inkâr ederek; “O tüm dünyayı büyüyle yönetiyordu” iftirasında bulunmuşlardır. Şimdi de sıra bizde diyerekten Hz. Süleyman’ın vefatından bu yana tüm dünyayı eski ve yeni büyü teknikleriyle (Zihin kontrol operasyonları) idare etme gayretiyle hareket etmektedirler…

Maddi ve manevi planda yozlaşmış insanlık bugün için adeta cirit atar gibi şevkle kendilerine modern köleler olarak gelirken bu hatırlatmaları maalesef ancak idraki kapanmamışlara yapabiliyoruz. Ta ki HİCRİ 1430’a KADAR…

Bu kitaba göre Allah kendi adı ile yani SABAOTH, yahut ELOAİ veyahut ADONAY adlarından birinin harflerini insanlara vermediği bir sırla karıştırarak – ancak sözde Rabbi sınıfından üç haham’a vermiş- kainat ve dünyayı meydana getirmiştir… (Cümlenin gerisini kompozisyonumuzun başında ilave ettik!!!) Çok iyi biliyorsunuz “Allah mefhumunu ve onun sonsuz kudret ve sıfatlarını küçültmek ve münhasıran Siyonist düşüncenin marifetidir. Yüce İslam dininin Allah telakkisi ne kadar ulvi ve ne kadar doğru ise Yahudilerin bu mevzudaki telakki ve düşünceleri de o kadar dar ve o kadar adidir…”

RE YÜZÜĞÜ - HUNİ ŞEKLİNDEKİ BÜYÜ…

SHABRİRİ
  ABRİRİ
    RİRİ
           
 


 “KABBALA Pesahim 112a”…

Bu kısımda SHABRİRİ BÜYÜSÜ hakkında tafsilatlı bilgi verilir. Shabriri gücü yapıldıkça artan bir büyüdür. İstenildiği zaman türlü usullerle türlü vaziyetlerde istimal edilebilinir. Büyü (amületleri) MADOLYONLARI YAHUT MUSKALAR ÜZERİNDE HUNİ ŞEKLİNDE YAZILMIŞTIR VE “Rİ” olarak nihayet bulur. SHABRİRİ ABRİRİ RİRİ RİR Rİ Shabriri ibranice “kör” demektir.

Fakat “Rİ” en tehlikeli Yahudi şeytanlarından birinin adıdır. Bu şeytan uzun senelerin evvel korkunç bur şekilde ölmüş fakat ruhu serseri bir şekilde etraflarda dolaşmakta ve bugünlerde (Onların aralarında konuştukları fısıltıları aktarıyorum) YAHUDİ’NİN ALTIN ÇAĞI’NI BAŞLATMAK İÇİN kendi göstermek istiyormuş… Tabi bu lanetli mahlûk yalnız değil bu konuda kullandıkları birçok İblis tohumu ve insansı şeytanlar amansız bir yarışta.

MAGEN DAVİD

Asrımızda hokkabazların kullandığı ABRAKADABRA tekerlemesi bu SHABRİRİ’NİN tüm insanlığa sokuşturulmuş halidir. Bu isimde o meşhur Yahudi muskalarında “A” Harfine kadar küçülür… Bu muskalar en çoğu “Magen Dawid” yani Yahudi altı köşeli yıldızı şeklindedir. Hexgram adı ile de tanınan bu şeklin boş taraflarına Karanlık âlimlerin şifreleri yazılır ve bu madalyon insanlığın efendileri olarak kendilerini gören erkek ve kadın tarafından taşınır…

 VE LUT GÖLÜNÜN SIRRI…

Bu arada insanlığın gözünden kaçmış bir hakikat var; onu bir Amerikalı ilim adamının piyasadan toplatılmış neşriyatından öğrenebiliyoruz (tetkike açık bir konu)… Neşriyatın ismi şimdilik bizde kalsın! Biz bu neşriyattan kısa bir pasaj verelim; “Filistin bir define ve yer altı hazineleri memleketidir. İsrail tarafından tarihi verilerden yola çıkılarak yapılan araştırmalarda ve LUT GÖLÜ civarında iki trilyon dolarlık servet tesbit edildi…” neşriyattan alacağımız bölüm şimdilik bu kadar.

Tevekkeli dememişler Yahudi bir yumurtanın içinde iki tane sarı bulamazsa el uzatmazmış… Demek ki Sahyun Dağı, arzı mukaddes, Salomon Mabedi ve daha bir sürü laflar hep işin ilk sarı tarafı. İkinci sarı Lut Gölü olur veya olmaz bilemem ama Fırat’ın altında olduğu kesin…

Yakında birazda BABA KAMMA, KETHUBOTH, YEBAMOTH, SANHEDRİN Mevzularıyla FİKRİ BİR SÖRF YAPALIM KISMETSE…

KIRMIZI BİLEKLİKLE KABALA VURGUNU!..

1960'larda Amerika'da yayılmaya başlayan kabalizm, özellikle ünlü isimlere çengel atıyor.
1970 yılında İsrail'in başkenti Tel Aviv'de açılan merkez hızla bütün dünyada yaygınlaştırıldı. Özellikle Amerika'da yönetimden gelen destekle büyüyen yahudi Kabalizm, bugün büyük bir mali güç durumuna geldi.

Üye yapılan ünlülerden sızdırılan milyonlarca dolara hükmeden Kabalistler, her hafta verdikleri kurslarlada katılımcılardan para toplayarak servetine servet katıyor.Bu kurslara katılmanın bedeli kişi başı 270 dolar.

Yahudi olmalarına rağmen yahudilerin dışındakileri de kabul eden Kabalistler, reklamlarını çengel attıkları ünlülere yaptırıyorlar.

Britney Spears, Paris Hilton ve Madonna gibi ünlülere bağış karşılığı cennet vaad ediliyor.
Geçen yıl bu yahudi oluşumuna 6 milyon dolar bağış yapan Maddonna, Kabalacıların simgesi haline gelen kırmızı bileklikle dolaşıyor.

Kabalaizm, bu bilekliği taşıyanların sonsuz huzura kavuşacağını ve negatif enerjiden koruyacağına inanıyor.İnanç soygunu yapan Kabalistlerin bitmek tükenmek bilmez para talepleri en sonunda Britney Spears'ı bile çileden çıkarmış, verecek parasının kalmadığını söyleyerek bu sapık tarikattan çıkmak istediğini söylemişti.Söğüşlenen Madonna ise Kabalizm'e bütün hızıyla devam ediyor.
İşte milyonlarca dolar para karşılığı Madonna'ya takılan o kırmızı kurdele...
HABERVİTRİNİ/ÖZEL

 

KABBALA’NIN KARANLIK SIRLARI…
Bir zamanlar Kabbala Merkezi’nin bir üyesi olup şimdi orayı terk etmiş kişiler utanç içerisindeler. Bu kişiler kendi hikayeleri için yapılan görüşmelerde daha önce aileleri ve en iyi arkadaşları da dahil olmak üzere hiç kimseyle paylaşmamış oldukları bilgiler veriyorlar. Şu halde, olup biten nedir? Yahudi mistisizminin merkezi nasıl olmuştur da ABD’de Avrupa’da ve Güney Amerika’da şubeleri bulunan küresel bir imparatorluğa dönüşmüştür. İnsanların mali olduğu kadar ruh ve beden olarak da kendilerini tümüyle Kabbala Merkezi’ne adamalarını sağlayan örgüt cihazı nasıl işlemektedir?..
KÜRESEL KABBALA MERKEZİ

Küresel Kabbala Merkezi, Kabbala çalışmalarını dünyaya yayan örgütlerin en büyüğü olmakla övünüyor. Örgütün dünya çapında, beşi İsrail’de olmak üzere, elli şubesi bulunuyor. Son yıllarda yaklaşık üç buçuk milyon kişi Merkez tarafından düzenlenen Kabbala kurslarına katılıyor. Bu yıl başlarında BBC tarafından yapılan bir araştırma raporu, Merkez’i müritlerinin paralarını iç etmekte oldukça usta bir örgüt olarak tanımlıyor…
“KUTSAL SU” PARA BASIYOR
Geçen Salı akşamı saat 8.30’da Tel Aviv Kabbala Merkezi, “uygulamalarını” ve öğretiyi açıklamak üzere bir “misafir gecesi” düzenledi. Merkez’in yöneticisi Sahul Youdkevitch orada yoktu. Merkez’e kanser hastası Leah Zunis’in iyileşmesi umuduyla 60.000 NIS (yeni İsrail şekeli) bağışlayan Leah ve Boris Zunis’i dolandırdığı iddiasıyla bir gün önce tutuklanmıştı. Merkez’de satılan “kutsal su”yu alıp kullanabilmeleri için kendilerinden on binlerce dolarlık “can yakıcı” bir ödeme yapmalarının istendiğini söylüyordu Boris…
SİYONİZMİN KAYNAĞI:
Kabala, XII. Yüzyıldan başlayarak Yahudi gizemciliğini tümüyle etkisi altına almış olan ezoterik bir akımdır. Her zaman temelde sözlü bir gelenek olan Kabala, İbrani’ce sözlük anlamı olarak “gelenek”, mecazi manada ise “kulaktan kulağa” anlamı taşımaktadır. Her yönüyle gizemci ve büyüye dayalı bir öğreti olan Kabbala’nın, özünde Tanrı’nın Musa’ya aktardığı “İlahi Vahy” olan Torah’ın (Tevrat) yazılı olmayan gizli bilgilerini içerdiği ileri sürülmüştür.
Yahudiliğin temel ilkesinin Hz.Musa’nın tebliğ ettiği Cenab-ı Mevla’nın yasalarına uyum olmasına rağmen, Kabbala’nın insana doğrudan Tanrı’ya ulaşma yıllarını sağladığı varsayılmıştır. Bu bakımdan kabala, birçokları tarafından tehlikeli biçimde (panteist) ya da sapkın olarak nitelendirilen gizemci yaklaşımlar içeren şeytani boyutu Yahudiliğe katmıştır.
Talmud ve Kabbaladan alınmış kısımlarda Hahamların ne derece yüceltildigi ve halk üzerinde nasıl otorite kurdukları görülmektedir. Bu anlayış, Yahudilik içinde oldukça ırkçı bir anlayışın gelişmesine neden olmuştur.

 
KABBALA’DAN ALINTILAR: (İSRAİLİN A PLANI)
“HAHAMLARIN HEPSİ TANRI OLACAK”

* Yeryüzünde Tanrı, Yahudi’nin yüz hatlarında kendini aşikâr kılar.

* Yahudi yaşayan, şahıslaşmış Tanrıdır. 0 dünyevileşmiş ulûhiyettir.

* Diğer insanlar tamamıyla dünyevi, aşağı ırktandır. Onlar sadece Yahudilere hizmet etmek için yaşamaktadırlar. Onlar (Yahudi olmayanlar) küçük hayvanlardır.

* Hahamların sözlerini hor görenler ölüme müstahaktırlar, Hahamların sözlerini peygamberlerinkinden üstün tutmak gerekir. Hahamların sözleri “canlı” Tanrı’nın sözleridir. Dünya yüzünde Hahamların verdiği her karar Tanrı için bir kanundur.

* Hahamların hepsi de “TANRI OLACAK VE ONLARA YEHOVA” denecektir.”


HAKAN YILMAZ ÇEBİ

3 İSRAİL - ALİ BABA OPERASYONU‏

“ ABD’DEN KUDÜS’E; MESCİD’ÜL AKSA’NIN ALTINDAKİ İNİNE DÖNEN VE ARMEGEDON’A HAZIRLANAN DECCAL VE AVENESİNE!..”

ÜÇ İSRAİL PLANI
               ALİ BABA OPERASYONU
               HERCÜMERC

ÖNCELİKLİ OLARAK BU ÇALIŞMAYI DEĞERLİ “DÜŞÜNEN İNSANLAR ÇAĞI”NİN MÜMTAZ İNSANLARINA ULAŞTIRMADAN ÖNCE ŞU HAKİKATİ HATIRLATMAK İSTERİM:

“ AŞAĞIDAKİ OKUYACAĞINIZ ARAŞTIRMA; İSRAEL SİYONİST EMELLERİNE KARŞI ÇIKAN MUSEVİ KARDEŞLERİMİZ VE ONLARIN KULLANAMADIĞI GEREK KORUCU OLSUN, GEREK ASKER OLSUN GEREKSE YURTTAŞ OLSUN GERÇEK KÜRT KARDEŞLERİMİZİN, SÖZDE KENDİLERİ ADINA HAREKET ETTİĞİNİ SAVUNAN SURETİ HAKTAN GÖRÜNEN SÜTÜ BOZUKLARI TEŞHİS ETME, DEŞİFRE ETME ARZULARIYLA HAZIRLANMIŞTIR.

NASIL YAHUDİ TÜRKLER –HAZARLAR- VARSA İNSANLIK DÜŞMANI ALLAH’IN İNDİNDE TEK DİN/İSLAMİYET VE HZ. MUHAMMED MUSTAFA DÜŞMANI VE O’NUN DİNİNİ VE DEVLETİNİ BAYRAKLAŞTIRANLARA KARŞI KİM OLURSA OLSUN, SİYONİZMİN EMELLERİNDE GİDERSE; HER HAREKETE KARŞI ÜMMETİ MUHAMMEDİN- BÜYÜK TÜRKİYE’NİN EVLATLARI OLARAK HERCÜMERCE/ARMEGEDON’A HAZIRIZ!!!

                           **************


ABD Dışişleri Bakanı James Baker, Körfez Şavaşı'nın hemen öncesinde 13 Ocak günü Çankaya'ya President Bush'un Üç İsrail planını getirdi. Kuşkusuz Baker, Özal'a bu planın ana çizgilerini anlatırken Türkiye'yi İkinci israil haline getirmek istediklerini söylemek gibi bir nezaketsizlikte bulunmadı. Ama her şey açıktı. ABD savaş sonrası Ortadoğu'sunda Türkiye'ye ve onun himayesinde kurulacak Kürdistan'a ikinci ve üçüncü İsrail rollerini veriyordu.

        James Baker'in Özal ile yaptığı görüşmenin üstünden uzun yıllar geçmemişti ki  bir uluslararası ilişkiler uzmanı tarafından aşağıdaki iddia ortaya atıldı.

        1996 yılında başarısız bir CIA operasyonu sonrasında, Saddam tarafından Kuzey Irak'ta sıkıştırılan ve Amerika tarafından buradan alınarak önce Guam'a sonra ABD'ye götürülen insanların çoğu Yahudi'ydi. Güçlü bir istihbarı çalışma ile bölgede yaşayan tüm Yahudiler önceden tespit edilmiş ve vakti geldiğinde de daha sonra bölgeye yönelik planlarda kullanılmak üzere Amerika'ya götürülmüştü. Hâlbuki o dönemde kamuoyu bu insanların bölgede çalışan NGO'ların Batılı elemanları ya da onlara yardım eden peşmergeler oldugunu düşünmüştü.

        Gerek ABD'nin Körfez Savaşı öncesi planları gerekse sonraki yıllarda bir istihbaratçın ortaya attığı iddia Kuzey Irak'ın erişilmez dağlarında MÖ'lere uzanan dönemlerden itibaren yaşamakta Yahudi Kürtler'in Kuzey Irak senaryolarında ki yerini ve önemini göstermesi açısından oldukça dikkat çekiciydi.

İşte size ikinci bir Körfez Savaşı'nın herkes tarafından kaçınılmaz görüldüğü şu günlerde muhtemel KUZEY IRAK SENARYOLARINDA ÖNEMLİ ROLLER OYNAYACAK YAHUDİ KÜRTLERİN HİKAYESİ.


K. IRAK’TA SÖYLENEN
YAHUDİ KÜRTLERİN HİKÂYESİ…

Kuzey Iraklı bazı Yahudi toplulukları arasında kuşaktan kuşağa sözlü olarak aktarılan eski bir hikayeye göre Kuzey Iraklı Yahudiler, Asurlular döneminde Medlerin ülkesine (Kuzey Irak'a) sürgün edilmiş olan on İbrani kabilesinin soyundandır. Sadece Yahudi Kürtlerin değil, genel olarak Kürtlerin kökenini konu alan aşağıdaki hikaye de aynı doğrultudadır:

        Bir gün Hz. Süleyman  beş yüz cin çağırdı ve güneşin ardından batıya doğru uçmalarını, Avrupa'nın en uzak yerlerinde en güzellerinden beş yüz bakire kız bulmadan dönmemelerini emretti. Cinler istenilen kızları bulmak için çok uzun bir zaman yol aldılar. Mayıs ayındaki dolunay gibi zarif ve şirin beş yüz kız bulana kadar uzun bir zaman ölçüp biçtiler.

Ve sonunda, hepsi aradıklarını bulunca geriye dönüş başladı. Ama, daha cinler genç bakirelerle birlikte uçarak saraya varmadan önce Hz. Süleyman'ın son nefesini vererek yaşamdan ayrıldığını öğrenirler. Cinler beraberlerinde getirdikleri bakireleri çok beğendikleri için, onları geri götürmeye gönülleri razı olmadı. Ve onları Avrupa'ya geri götürmek yerine, kendilerine eş olarak alıp çok sayıda  çocuğun babaları oldular. Ve bu çocuklardan daha fazla çocuk oldu ... Ve bu şekilde Yahudi Kürtler ortaya çıktı


 
YAHUDİ KÜRTLER…

 On ikinci yüzyılda Kuzey Irak bölgesini gezmiş olan Tudelalı Benjamin ve Ratisbonlu Perhaiah seyahatnameleri, Yahudi Kürtler  yanında bölge hakkında da bazı önemli bilğiler içerir. Her iki seyyah da çok sayıda sinagog ve hahamları olan, düzenli ve varlıklı yahudi topluluklarından söz ederler. Kuzey Irak'ın başlıca ticaret ve kültür merkezlerinden olan  Musul'da, Perhaiah'a göre 6000, Benjamin' e göre ise 7 000 kişilik bir Yahudi nüfusu vardı.

        On altıncı yüzyıla gelindiğinde bu dönemin gezginlerinden biri olan   Yemen Yahudilerinden Yahya El-Zahiri, Erbil, Kerkük, Musul Nusaybin ve Urfa gibi başlıca büyük şehirleri dolaşmıştır. Yeni ve önemli bir bulgu olarak  bu yüzyılın sonundan itibaren bizzat Yahudi Kürtler tarafından yazılmış olan ilk belgeleri ve elyazması kitaplar, genel olarak  Yahudi Kürtler'in başta dinsel olamk üzere, sosyal ekonomik yaşantıları hakkında ayrıntılı bilğiler içermektedir.Bu dönemlerde halkın genel olarak yoksul oldukları görülürken öte yandan özellikle Berzani Ailesi'den gelen hahamlar Kuzey Irak'ın birçok yerinde dinsel çalışmalar ve eğitm merkezleri kurmuşlardı.Bu dini merkezler Mısır ve İsrail gibi uzak yerlerden bile öğrenci kabul ediyorlardı.


ALİ BABA OPERASYONU

Yahudi Kürtler'in sayıları hakkında özellikle geçmiş dönemlerlerle ilğili değerlendirme yapabilmemiz için sağlıklı istatikler bulunmamaktadır.

Yaklaşık 200 köy ve kasabayı kapsayan geniş bir alana dağılmış olan Yahudi Kürtler'in büyük bir bölümü, MOSSAD'in 1950'li yıllarda düzenlediği "Ali  Baba Operasyonu" ile İsrail’e getirilmislerdir. Ancak yine de iki halk arasindaki geleneksel iliski kopmaz. Israil'e gelen Irakli Yahudiler, Kürt kimliklerini de bir yandan muhafaza ederler. Israil'de yasayan Kürt kökenli Yahudiler tarafından kurulmus olan İsrail'deki Kürt Yahudiler'i Ulusal Örgütü'nün (The National Organization of Kurdish Jews in Israel) baskanligini yapmis olan Habib Simoni, 1973 yılında yapmış olduğu bir açiklamayla, İsrail'de 90.000 "Yahudi Kürt" bulunduğunu açıklamıştır. Gazeteci yazar Pamela Kidron ise, 1988'de kaleme aldığı  bir makalesinde "İsrailli 150.000 Kürt"ün varlığından söz etmektedir.

        Günümüzde İsrail'de, Kürdistan kökenli yaklaşık 200.000 kişinin yaşadığı tahmin edilmektedir." Zaho kökenli  Yahudi Kürtlerden  olan Yona Sabar'ın  Yahudi Kürtlerle ilgili başyapıt olarak kabul edilen The Folk Literature of the Kurdistani Jews (Kürdistanı Yahudilerin Halk Edebiyatı) adlı kitabında da Yahudi Kürtlerle ile ilgili 60'in üzerindeki kaynaktan ayrıntılı bilgi verilir. Tüm bunlar, bugün İsrail'de ciddi bir Kürt Yahudisi varlığından söz edilebileceğini göstermektedir.

YAHUDİ KÜRTLERİN
YAŞADIĞI YERLER

Bugün İsrail'e göç ednlerin dışında Kuzey Irak'ta yaşamlarını sürdüren Yahudi Kürtler özellikle Güney Irak'ta ve Erbil, Süleymaniye ile Zaho civarına serpiştirilmiş sayısız köyde yoğunlaşmışlardır. Bunun yanında Musul Kerkük, ve Bağdat gibi şehirlerde de yaşayanlar bulunmaktadır.

        Yahudi Kürtler'in Kuzey Irak'ta nasıl bir dağılım gösterdiklerini anlamak içim 19. Yüzyılda bölğeyi gezen Haham David'in verdiği bilğiler önemlidir. Haham david'in1827 yılında ulaşabildiği  Yahudi toplulukları hakkında verdiği sayısal bilğiler doığrultusunda aşağıdaki tablo ortaya çıkmıştır.Tüm Kuzey Iraklı yahudi Kürtleri ifade etmekten uzak olan bu bilğiler toplam 15 sinagoga sahip 1.875 ailenin varlığından söz etmektedir.

HAHAM DAVİD’İN 1827 ULAŞTIĞI İSTATİSTİKLER


YER  NÜFUS(AİLE)  SİNAGOG
Antep (Merkez) 15 2
Urfa  (Merkez)  40 2
Cermul(Jermuk)  40 2
Diyarbekir(Merkez) 40 1
Zaho  600 1
Musul (Merkez) 600 1
Dahok   10 1
Sador 100 1
Amadiye (Merkez)  200 2
Şuş  ? ?
Suho  30 1
Erbil  200 2
TOPLAM 1.875 Aile 15 Sinagog


        1972 yılında İsrail de yapılan ve sadece, Erbil, Kerkük, Musul ve Süleymaniye bölğelerini kapsayan  ilk resmi istatiklere göre 1947 yılında sadeca Güney Irak'ta 20. 000 Yahudi yaşıyordu.

Oysa bu istatiklere alınmamış veye ulaşılamamış bir çok bölgede daha Yahudiler yaşamaktaydı.Örneğin özellikle Hanekin de yoğun olamak üzere, Diyala bölgesinde çok sayıda Yahudi mevcuttu. Bunların sayısının 1920 de 1.689, 1932 de 2.252 ve 1947 yılında ise 2.851 kişi olduğu biliniyor. İşte Yahudi Kürtlerle ilğili yapılan ilk resmi istatistik. (EJJ: ''Kurdistan" İsrael, 1972)

 
BÖLGELER  1920 1932 1947 TOPLULUK SAYISI
Erbil 4.800 3.090 3.109 62
Kerkük              1.400 2.633 4.042 19
Mussul               7.635 7.537 10.345 55
Süleymaniye 1.000 1.343 2.271 10
TOPLAM 14.835 14.603 19.767 146

        Kuzey Irak'ın erişilmez dağlarında halen ne kadar Yahudi Kürt'ün bulunduğunu söylememiz tam olarak mümkün değil ancak sayıları azda olsa içlerinden Irak Kürdistan Partisi lideri MESUD BERZANİ gibi birini çıkarmış olmaları ve onun sağ kolu İsrail Pasaportlu EVAİR BARZANİ'NİN desteğiyle Cinlerin Çocukları başka bir deyişle Yahudi Kürtler'in Kuzey Irak'ın geleceğinde söz sahibi olacaklarını söylememiz yanlış olmaz.

HAHAM DOĞMALARI
VE “BÜYÜK FİNAL”

İncil’e dayandırılan bu işaret ve açıklamalardan sonra bir de meseleyi her dönem trans halinde yaşayan İNSAN ŞEYTAN 3 HAHAM ki gizli sırlara bunların dışında kimse sahip olamaz. İçlerinden biri öldüğünde 70’ler denen SANHEDRİN’den biri geçer ki o da işte o zaman bu binlerce yıldır gelen sırlara vakıf olabilir ve ifşaatlarını bu sırlar üzerinden yürütür...

Şimdi’de bu hahamlar tarafından yukarıda da bahsettiğimiz dezenformasyon sözde ayetlere bakalım.. Maalesef bu dezenformasyon ayetlere harfi harfine nasıl uyulduğunu ibretle göreceksiniz. Bir yönüyle dünyanın yeni savaşının fizik âlemden çok müsbet ve menfi metafizik alem savaşı olduğu daha iyi anlaşılacaktır...

’Ve Sion gözlerinizin önünde yaptıkları bütün kötülükleri Babil (Bağdat)’e ve Kıldenler (Irak) diyarında oturanların hepsine ödeyeceğim’’ (Yeremya Bölümü-51/24)


’Babil (Bağdat)’ın ortasından kaçın ve herkes canını kurtarsın; onun fesadı içinde helak olmayın, çünkü Rabbin öç alma vaktidir... Babil Rabbin elinde bütün dünyayı sarhoş eden bir kase oldu, milletler bundan dolayı çıldırdılar. Babil ansızın düşüp kırıldı, onun için uluyun, sancısı için merhem alın belki şifa bulur. Babil’e şifa vermek istedik, fakat şifa bulmadı; onu bırakın ve gidelim, herkes kendi memleketine çünkü onun hükmü göklere erişyor ve asumana yükseldi. (Yeremya Bölümü 51/69)


’Babil (Bağdat) alındı. Bel utandı. Merodok yıldı ve onun dikili taşları utandılar putları yıldılar deyin. Çünkü ona karşı şimalden bir millet çıkıyor ONUN DİYARINI VİRAN EDECEK..’’(Yeremya Bölümü 50/2-4)


’Ve Babil üzerine gelecek bütün kötülüğü, BABİL İÇİN YAZILMIŞ OLAN BÜTÜN SÖZLERİ YEREMYA KİTABA YAZDI. Ve Yeremya Sera’ya dedi: Babil’e vardığın zaman bak ve bütün bu sözleri oku ve de: Ya Rab bu yerde ne adam ne hayvan oturan olmasın ebedi virane olsun.Bu kitabı okumayı bitirince sen ona bnir taş bağlayacaksın ve Fırat Iormağının ortasına atacaksın ve diyeceksin: BABİL BÖYLE BATACAK VE ONUN ÜZERİNE GETİRECEĞİM KÖTÜLÜK YÜZÜNDENBİR DAHA KALKAMAYACAK.Ve onlar yorgun düşecekler. Yeremya’nın sözleri buraya kadardır. (Hezekiel Bölümü –9/5)


’Kıldaniler üzerine ve Babil (Bağdat)’de oturanlar üzerine ve reisleri üzerine ve hikmetlileri üzerine kılıç... yiğitleri üzerine kılıç ve onlar yılacaklar... ve onlar kadın gibi olacaklar’’        (Yeremya 50/30-37)

‘’Kıldaniler diyarı çapul olacak ve ONU ÇAPUL EDENLERİN HEPSİ DOYACAKLAR RAB DİYOR’’                    (Yeremya Bölümü 50/10)


’Milletler arasında bildirin ve işittirin ve bayrak dikin işittirin ve gizlemeyin. Babil (BAĞDAT) alındı. (Yeremya Bölümü 50/2)


’Babil (Bağdat) Kralı Nebukadnetsar beni yedi, beni ezdi, beni boş bir kap etti, canavar gibi beni yuttu güzel yemeklerimle karnını doldurdu, beni kovdu. Sion’da oturan diyecek: bana ve etime edilen zorbalık Babil’in boynunda olsun ve Yeruşalim diyecek: Kanım Kıldanilerin diyarında oturanların boynunda olsun bundan dolayı Rab şöyle diyor: İşte davanı ben göreceğim ve senin öcünü alacağım ve onun denizini kurutacağım.’’ (Yeremya Bölümü, 51/35-37)



Babil’in yükü, onu Amots’un oğlu İşaya gördü... Dağlarda kalabalığın gürültüsü, büyük bir kavmin gürültüsü gibi!.. Biraraya ‘’BİRİKMİŞ MİLLETLER’’ ÜLKELERİNİN KARGAŞALIK GÜRÜLTÜSÜ! Orduların Rabbi cenk için orduyu yokluyor, bütün memleketi viran etmek için, Rab ve gazabın silahları uzak bir diyardan göklerin ucunda geliyor. (İşaya 13/6-10)

NOT: ABD’DEN KUDÜS’E MESCİD’ÜL AKSA’NIN ALTINDAKİ İNİNE DÖNEN VE ARMEGEDON’A HAZIRLANAN DECCAL VE AVENESİNE İTHAFIMDIR!”

                               **********************

Birinci Merhale : Bu merhale ISRAEL DEVLETİNİN adında saklıdır.


Israel map


 I - Iraq (Irak)
 S - Syrie (Suriye)
 R - Royaumde Jordanie(Ürdün)
 A -Arabie (Arabistan)
 E - Egypte (Mısır)
 L - Liban (Lübnan)


               



HAKAN YILMAZ ÇEBİ
HALK BİLİMCİ/GAZETECİ- YAZAR

KAYNAK: İSRAİL’İN ŞİFRESİ




K. Irak`ta İsrail yanlısı dergi çıkaran Barzani`nin yakın adamı Bağıstani, Yahudilerin bölgeye dönmesi için kampanya başlattı.
Erbil`de yayına yeni başlayan haftalık bir derginin İsrail`deki Kürt Yahudileri Kuzey Irak`a geri dönme çağrısı yapması tartışma doğurdu. Bölgede yaşayan İslamcılar `İsrail Kürtler` dergisinin çağrısını hem yasalara aykırı buldu hem de Irak`ın dış politikası ile çeliştiğini söyledi.
AFP`ye konuşan Kürdistan İslami Grup yöneticisi ve milletvekili Zana Rustabi, `Ben kuşkuluyum ve Kürtler Müslüman ulusa bu denli aitken ve Kürdistan Irak`ın bir parçası iken bu tür yayınların bir yararını görmüyorum` dedi.
Dergiyi çıkaran Kürt politikacı ve Kürdistan İnsan Hakları Komitesi eski başkanı Davud Bağıstani ise yaptıkları çağrının gerekçesi olarak İsrail`de yoğun nüfuslu Kürt asıllı Yahudi`nin yaşamasını gösterdi. Birçok kez İsrail`i ziyaret etmiş olan Bağıstani, Yahudi Kürtlerin Irak`a geri dönmesinin Filistinlilere de faydalı olacağını savundu.
`Yahudi Kürtlerin, Kuzey Irak`a dönmesini istiyoruz` diyen Kürt politikacı, `eğer Irak`taki durumdan ve Irak`ın geleceğinden yana emin olurlarsa birçoğu geri dönmek ister` şeklinde konuştu.
1947 doğumlu olan Bağıstani, aslen Mardin kökenli. Çok uzun yıllardır Kuzey Irak`ta bulunan Bağıstani`nin ismi, bir zamanlar Türkiye ile peşmergeler arasındaki gerginlikte arabulucu olarak geçmişti. Erbil`de yaşayan ve çok iyi Türkçe de bilen Bağıstani, Mesud Barzani`ye çok yakınlığıyla biliniyor. Aynı zamanda kendisini AB`nin bölgedeki temsilcisi olarak da tanıtan Davud Bağıstani dergisine yayın izni vermelerine rağmen Kürt liderlerin bu konuda kendisiyle farklı düşünebileceklerini de söyledi.
1500 adet basılan `İsrail Kürtler` dergisi elli sayfa ve iki sayfalık bir İngilizce eke sahip.

 

Yurtdışında bir mitingde çektirilen bu fotoğraf ne kadarda manidar değil mi?

“Kürdistan kurulacak, Türkiye bölünecek”

MOSKOVA Milliyet
12.9.2009
Mihail Barşçevskiy 
Rusya hükümet yetkilisi Mihail Barşçevskiy, Türkiye topraklarında Kürdistan devleti kurulabileceğini ileri sürdü
Hükümetin Anayasa Mahkemesi ile Yüksek Mahkeme’deki temsilcisi olan Barşçevskiy, Eho Moskvı Radyosu’nda Abhazya ve Güney Osetya sorunlarını değerlendirirken, “Bir süre sonra Türk topraklarında Kürt devleti kurulursa, yani Türkiye ikiye bölünürse çok şaşırmam. Çünkü etnik sorunlar ya soykırımla, yani yok etmeyle ya da ayrılmayla, ayrı bir devlete dönüşmeyle çözülür” dedi. Hukukçu olan Barşçevskiy’nin Rus hükümetinin siyasi görüşünü yansıttığı düşünülmüyor.

Kaynak:
http://www.milliyet.com.tr/Dunya/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&KategoriID=2&ArticleID=1138440&Date=12.09.2009

KABE-BABYLON-DUBAİ BURJ VE SON PERDE‏!

“Siz, her yüksek yerde bir alâmet bina edip eğlenir misiniz?"
(Şuara Suresi:128)

KÂBE-BABYLON - DUBAİ BURJ
SON PERDE…

Akadca; Bāb-ilû sözcüğü Tanrı'nın Kapısı” demektir.

Eski Ahit'te ise Babil sözcüğü Babel şeklindedir.

Bu kelime İbranice Bavel kelimesinden gelir ve Eski Ahit'te "kargaşa, karışıklık" şeklinde açıklanır

Bâbil kulesi; Tevrat'ın rivayetine göre Hz. Nuh'un (a.s.) oğulları tarafından gökyüzüne ulaşmak için yaptırılmış büyük bir kuledir. Rabbimiz bu kulede çalışmakta olanların dillerini değiştirmiş ve birbirlerini anlamaz hale getirmiştir. Bundan dolayı tamamlanamamış ve 72 dil burada meydana gelmiştir. (buna tebelbül-i akvam denir.) Müslümanlıkta, bu kuleyi Nemrud'un gökyüzüne yükselerek Allah'ın işlerine karışmak maksadıyla yaptırmış olduğu rivayet edilir.

Milâttan önce yaşamış olan eski Yunan Tarihçisi Herodot, Bâbil'deki, Baal Mabed’inin gayet yüksek bir kule olduğunu seyahatinde görerek notları arasına alır. (Genel Başvuru ve Bilgi Sitesi  Under Creative Commons License: Attribution Non-Commercial)


Yahudi Ve Hristiyan Kaynaklarında…

Tanah ve Eski Ahit hemen hemen aynı olduğu için her iki dinde Babil bahsi aynıdır. Babil kulesinden Tevrat'ın Yaratılış (Tekvin) kısmında bahsedilir.
Efsaneye göre Rab kendisine ulaşmaya çalışan insanların kendini beğenmişliğine kızar ve o zamana kadar aynı dili konuşmakta olan insanların dillerini karıştırarak birbirlerini anlamalarını engeller. Kulenin yıkılışı mevcut muharref Tevrat'ta anlatılmaz ancak Jubilees veya Leptogenesis olarak bilinen Yahudi belgelerinde anlatılır.
Dini bir bakış açısıyla bu öykü sıklıkla insanın kusurluluğunu, Rabbin kusursuzluğu ile kıyaslamak ve dünyadaki yüzlerce dilin kökenini açıklamak amacıyla kullanılır.

İslami Kaynaklarda

İsmi verilmemekle beraber Kur'an'da Babil Kulesi'ne benzer bir kuleden bahsedilir. Hikâye Tevrat'taki ile benzer olmasına rağmen Babil'de değil, Musa'nın yaşadığı dönemde Mısır'da geçer. Firavun Haman'a, kendisine kilden bir kule inşa etmesini, çıkıp Musa'nın Rabbine bakacağını söyler. Kasas Suresi, 38. Ayet (Diyanet Meali)
  1. Kur'an'da Babil şehrinden Bakara Suresi, 102. ayette bahsedilir. Harut ve Marut isimli iki melek, insanları imtihan etmek için Allah tarafından babil'e gönderilirler. Şeytanlar insanlara bu iki meleğin insanları imtihan etmek için kullandıkları sihir i kötü işler için öğretiyorlardı. Melekler sihrin küfür olduğunu söyledikleri halde insanlar sihir öğrenmekte ısrar ederler ve karı-kocayı ayırmaya yarayan sihirler öğrenirler Bakara Suresi, 102. Ayet (Diyanet Meal
Babilden Yakut el-Hamavi'nin yazmalarında ve Lisan el-Arab'da bahsedilir. Öyküye göre tüm insanlar rüzgârın önüne katılarak bir yerde toplanırlar. Buraya sonradan Babil denir. Babil'de insanlara Allah tarafından değişik lisanlar tahsis edilir ve yeniden rüzgârla geldikleri yerlere dağıtılırlar.
9. yy İslam tarihçilerinden el-Tabari'nin "Peygamberler ve Krallar Tarihi" adlı eserinde daha detaylı bilgi verilir. Öyküye göre Nimrod Babil'de bir kule inşa ettirir. Allah bu kuleyi yıkar ve o zamana kadar aynı dili konuşan insanların dilini 72'ye ayırır. 13. yy. İslam tarihçilerinden Ebu el-Fida da aynı öyküden bahseder ve İbrahim'in atası Hud'un kendi dilini (İbranice) muhafaza etmesine izin verildiğini ekler. Zira Hud kulenin inşasına katılmamıştır.
Babil Kulesi
Babylon Tower

Babil Kulesi (İbranice: מגדל בבל‎ Migdal Bavel), Tevrat’ta, Kur’an’da ve dünyanın birçok bölgesinde yerel efsanelerde bahsi geçen, Rabbe ulaşmak için inşa edilen kule.
Babil Kulesi adına ilk kez Kutsal Kitaplarda Tevrat’ın tekvin kısmının ll inci bölümünde rastlarız. “Ve bütün dünyanın dili bir ve sözü birdi. Ve vaki oldu ki, Doğuya göçtükleri zaman Şinar Diyarında (SÜMER) bir ova buldular. Ve birbirlerine dediler: Gelin, kerpiç yapalım ve onları iyice pişirelim ve onların taş yerine kerpiçleri ve harç yerine ziftleri vardı. Ve dediler: Bütün yeryüzü üzerine dağıtmayalım diye gelin kendimize bir şehir ve başı göklere erişecek bir kule inşa edelim ve kendimize nam yapalım”.

Tarihte kaydı geçmemekle birlikte ancak halk efsanelerinde nesilden nesile aktarılana göre Babil Şehri meşhur avcı Nimrot’un “Nemrut” Krallığını kurmuş olduğu bir yerdir. Müslüman geleneklerine göre Peygamber İbrahim ile uğraşan ve onu ateşe fırlatıp öldürmek isteyen hain ve müstebit kral budur. Kutsal Kitabın 11inci ve sonraki fasıllarında anlatılmış olduğu üzere Babil adı dillerdeki karışıklığın simgesidir. Kutsal Kitaba göre Kule tuğla ve katran (Bitüm) dan yapıldı. Babil kelimesinin İbrani’ce kökü “Balal” olup karışıklık demektir. Eski Akkad diline göre ise Babel, Babil’i, Tanrı Kapısı, Tanrı Şehri demektir. Anlatıldığına göre bu Kule eski Şhinar (Sümer) diyarında kavimlerin bir araya gelerek inşa ettikleri ve insanoğlunun tanrıları bulmak için gök yüzüne çıkmak iddiası içinde bir nevi merdiven, sütun inşası amacını taşır.

Kutsal kitaba göre bu küstahlığa kızan Tanrı, birlik halinde olan, tek dili konuşan ve aralarında anlaşan bu meraklı kullarının dil birliğini bozmuş,aralarına nifak ve bölücülüğü sokmuştur. Kutsal Kitaptaki bu kulenin aslında bir Sümer Ziggurat’ı olduğu genel olarak kabul edilmiştir. Arkeolog/Sümerolog Benjamen de Tudala bu kulenin bugün Irak’ta bulunan Borsippa şehri (şimdiki adı “Hillal”) yakınında bulunan BİRS NİMROT harabelerinin kendisi olduğunu söyler. Diğer bir bilgin Niccolo de Conti bu kulenin Bağdat yakınında AQUARQUF denilen bir yerde bulunan dev bir Ziggurat’ın kendisi olduğunu iddia eder. İngilizce’de BABEL ve BABBLE tabirleri phonetic yönden aşağı yukarı aynıdır, hem Babil Şehrini, Babil Kulesini, Yüksek Vina, Ana baba günü mânâsına karışıklık günü, kargaşalık mânâsına gelebileceği gibi ikinci bir mânâ da zevzeklik, boş lâf, gevezelik demektir.


Gökdelen Çılgınlığı Sürüyor

 
Büyük, daha büyük, en büyük… İnsanlar büyük binalar yapmaktan hoşlanıyor. Babil kulesi efsanesini bilirsiniz. ESFELİ SAFİLİN çukurlarına düşen İnsansılar gökyüzüne yükselecek ve şeytanların kurguladığı düşüncelerle sözde tanrılara ulaşacak bir kule inşa etmek isterler…

Yapı tekniklerinin gelişmesi, asansör, yürüyen merdiven gibi buluşların da yardımıyla insanlar sanayi devriminin ardından peş peşe yüksek binalar yapmaya başladılar. Bu binalar yükseldikçe şehir içindeki araziyi verimli kullanmak olan ilk amaç yerini bir yarışa bıraktı. En büyük en görkemli gökdelene sahip olmak ŞEYTANİ BİR KİBİRLE büyük bir prestij sağlıyordu. Dünyanın en yüksek binası başlığını atmak, 1931’da Manhattan’da yapılan Empire State, 1998’de bitirilen Malezya Kuala Lumpur’daki dev Petronas Kuleleri’nde olduğu gibi aslında mimarinin ve mühendisliğin sınırlarını zorlamak gibi.


2006 yılında Tayvanda inşası biten ve o dönem dünyanın en yüksek binası unvanını elinde tutan “Taipei
101” binasının mimarı C.P. Wang “Bazı Asya ekonomileri çok hızlı büyüdü, şimdi de kimliklerini ifade etmek istiyorlar” demişti. “Bence bunun en kolay yollarından biri gökdelenler.” Bu öngörüsü belki gökdelen çılgınlığına bir açıklama getiriyor gibi. Çünkü Taipei 101 tahtını fazla koruyamadı. Finansal açıdan çekim alanı haline gelmiş bir başka kent olan Dubai, en yüksek bina unvanını da Tayland’ın elinden aldı.
Taipei 101 binası, o zamana dek yapılmış en yüksek gökdelenler olan Petronas kulelerinden yaklaşık bir futbol sahası büyüklüğündeydi ve 508 metreye ulaşıyordu. Bir gökdelen olmasa da, dünyanın en yüksek yapılarından biri olan Kanada’daki CN Tower adlı televizyon kulesinin 553 metrelik yüksekliği de geçilmiş durumda. Dubai’de yapılan “Burj Dubai” binasıysa bu yüksekliği çoktan aştı.
KUTSAL TOPRAKLARDA BETON KAFALI İHANET…
Kutsal topraklara önce İngiliz, sonra da ABD askerlerini yerleştiren, İsrail’e olmadık desteği veren sapkın YAHUDİ DÖNMESİ SUUD İDARESİ, belâsına susamış bir şekilde Kâbe’yi gökdelenler arasında çocuk parkına çevirme gayesinde. Suud, güyâ bunu Müslümanlara kolaylık ve hizmet iddiasıyla yapacağını söylüyor.

Tıpkı, Allah’a kavuşmak için Allah’ın “yüksek bina yapmayın emrine karşı gelerek, Babil Kulesi’ni inşâ eden sapkın Babilliler gibi. Neticede, Babil, Allah’ın gazabına uğrayarak kuleleri yıkılmış ve konuştukları ortak dil ve mânâ İlâhî bir ceza olarak parçalanır. Ortada aynı dili konuşan ve aynı kelimelere aynı mânâları yükleyen bir topluluk yoktur artık.


Suud, işte böyle bir İlâhî belayı üzerine davet ediyor. Müslümanlara karşı 300 yıldır giriştiği ihanetlere yeni birini ekliyor. Oysa bizzat Allah-û Teâlâ, Müslümanları
yüksek binalar inşâ etmemeleri konusunda ikâz ediyor! Kur’ân-ı Kerim’de, Allah’ın bizlere yasak ettiği yüksek binalarla ilgili ayetler:
Firavun, “Ey ileri gelenler! Sizin benden başka bir ilâhınız olduğunu bilmiyorum. Ey Hâmân! Benim için bir ateş yakıp tuğla pişir de bana bir kule yap! Belki Mûsâ’nın ilâhına çıkar bakarım! Şüphesiz ben onun mutlaka yalancılardan olduğunu sanıyorum” dedi. (KASAS-38)
Siz her yüksek yere bir alamet bina yapıp boş şeylerle eğleniyor musunuz?” (ŞUARA/128)
“İçlerinde ebedi yaşama ümidiyle sağlam yapılar mı ediniyorsunuz?” (ŞUARA/129)
Ad kavmi için “Zatü’l imad”, (yüksek sütun sahibi) kelimesi kullanılmıştır. Çünkü onlar egolarını, hırs ve kıskançlıklarında sınır tanımayan duyguların dışa vurumu, yüksek binalar inşa ediyorlardı.
İşte; Kâbe ve vinçler altında yapılan çalışmalar:












YÜCE REHBERİMİZ KUR’AN VE YAŞAYAN KUR’AN PEYGAMBERLER PEYGAMBERİ HZ. MUHAMMED MUSTAFA (SAV) BEŞERİ VE EBEDİ İLMİ HEDEF GÖSTERİP BİZZAT İHYA EDİP TEŞVİK EDERKEN; BU BEYİNSİZLERE ANCAK “KADER MÜHLET VERİR AMA İHMAL ETMEZ!” DEYİP, 114. ÂDEM’İN AHİRZAMAN KUŞAĞINI YAŞANACAK “SON PERDE” ÖNCESİ BİR KEZ DAHA UYARIYORUZ…

HAKAN YILMAZ ÇEBİ

RUHLARIN CESEDDEKİ YERLERİ!!! SIRR'UL ESRAR...

RUHLARIN CESETTEKİ YERLERİ
VE DONANIMLARI...

 

Ruh mevzusunda en kapsamlı çalışma Tasavvuf âleminin kendisine bağlanmaktan şeref duyduğu Peygamber Efendimiz’in (sav) güzide emanetlerinden Abdülkadir Geylani’ye lütfedilen, tasarruf ettirilen keşiflerdir. Şahsen bu konuda yaptığım çalışmalarda az sonra bahsedeceğim eser, şahsen içimde sakladığım gerçeği ortaya çıkarıp iç dünyama ait taşları yerli yerine oturtmamı sağladı.

 

Geylani, Asıl ismi “Sırrül Esrar Fima Tehtacü İleyhil Ebrar” bugünkü manada “Dostlar Zümresinin İhtiyaç Hissettiği Sırların Sırrı” olan kısaca “SIRRUL ESRAR” isimli eserde bilinenin dışında insanın başka ruhlar taşıdığından da bahsetmektedir.


Bu eser yukarıda da belirttiği gibi ebrar zümresine yönelik kılavuz bilgiler kitabı olup makamı ve sırları henüz olgunlaşmamış talebeye sunulmaz. Zira bu bilgiyi anlayacak ve de hazmedecek bir deneyimden geçmediği için zaten kendisi de okuduklarından pek bir şey anlamayacaktır.

Biz şimdi kitabımızın konularından olan Ruhi degajman yoluyla istihbarat mevzusuna girmeden önce bu önemli eserden Ruhla ilgili başka eserlerde rastlayamayacağımız bilgiler alalım. Ayrıca Değerli okuyucumuza konu iyice anlaşılsın diye parantez içi cümlelerin bana ait olduğunu hatırlatmak isterim.

“Yüce Allah cemal nurundan ilk defa Hazreti Muhammed’in (sav) Nurunu yarattı. Bu durum şu kutsi hadiste şöyle anlatılır:

Muhammed’in ruhunu cemalimin nurundan yarattım

Bu durumu Allah’ın Elçisi ise şöyle açıklamıştır:

Allah önce ruhumu yarattı, Allah önce nurumu yarattı. Allah önce kalemi yarattı. Allah önce ‘aklı’ yarattı.”

Haliyle ortada “Ruh-Nur-Kalem/ilim-akıl” şeklinde sıralanan birbirini bütünleyen tek bir yaradılış zinciri var/H.Y.ÇEBİ)

Hz.Muhammed’in (sav) Ruhu yaratılanların mayası, kâinatın evveli ve aslıdır. Allah’ın Resulü bu durumun akabinde ki gelişmeyi:

Ben Allah’tan müminler de benden...” cümleleriyle anlatır

 (...)

Geylani Hazretleri daha sonra

Ruh’un özünün “Nur” (yani ilahi kudrete has enerji) olduğunu söylüyor. Daha sonra bu Ruh’un çeşitli işlemlerden geçerek “ceset alemi”ne girme aşamasına kadar geldiğini ise şu ayetle açıklıyor:

“Sonra onu aşağıların en aşağısına/esfeli safiline gönderdik.”

RUH’UNUN SEYRİ (MODİFİKASYONU)

Geylani Hazretleri bu defa Ruh’un öyle ham halde bırakılmadığını çeşitli işlemlerden geçtiğiyle ilgili o günkü benzetmelerle bilgiler veriyor:

 “Yani o nur, ilk önce Lâhut âleminden ceberut (büyüklük, azamet) âlemine gönderdi. O nurdan olan ruhlara iki harem arasında ceberut nurundan kisveler gidirdi. Buna SULTANİ RUH denilir.

Sonra bu kisveler ile “Melekût Âlemi”ne saldı. Buna da Orada da melekût nurundan kisveler giydirildi (yeni sistemler yüklenildi). Buna da (Bu işlemden geçen Ruha’da) RUHANİ/NURANİ RUH denilir.

Sonra (yeni bir işlem için) ;
(Bu defa) MÜLK ALEMİ’ne gönderildi. Burada MÜLK kisvesine büründü. Buna da CİSMANİ RUH (Halk arasındaki ismi “Can” olup; insanoğlunun bildiği sadece bu ruhtur) dendi.

Sonra;

Sonra da Allah (çeşitli sistemler yüklenen) o ruhlara (bu ceset denen) cisme girmeleri için emir verdi. Onlar da Allah’ın emriyle girdiler. Bu durumu şu ayet haber vermektedir:

“Ona Ruhumdan üfledim” (Sad, 72)

Zaman oldu o Ruhlar; bu cesetle olan ilgisini (cesede ait arzulara takılı kalıp) artırdılar. Bu yüzden de ahdi (İnsanların ve cinlerin Ruhlar halindeyken Allah’la yaptıkları sözleşme) yi unuttular. Hâlbuki Allah onları yarattı ve:

_ Sizin Rabbiniz değil miyim? Buyurdu

Onlar da (hep birlikte):

-         EVET...

Cevabını verdiler...

İşte bu sözlerini unuttular. Asli vatanı (Ruhlar âleminde sözleşmenin yapıldığı anı ve yemini) unuttular.
Fakat... Rahman onlara acıdı. Bu sebeple elçiler ve ilahi kitaplar gönderdi. Bununla (geldikleri ve dönecekleri) asli/asıl vatanı hatırlatmak istedi. Bu durum şu ayetlerle haber verilir:

Onlara Allah’ın günlerini hatırlat” (İbrahim, 5)

Yani, Allah’la sözleştikleri o günleri hatırlat...

Terbiye edicilerin Terbiyadarı olarak anılan Abdülkadir Geylani Hazretleri yine kısaca “SIRRÜL ESRAR” isimli eserde Ruhlar’ın cesedlerin (bedenlerin) hangi bölgesine yerleştirildiğini de açıklıyor:

CİSMANİ RUH:

Bedendeki yeri sinedir. Bedeni-fiziki duygularla beraberdir. Sorumluluğu Allah’ın sosyal hayattaki kurallarına uymaktır. Eğer ibadetleri gösteriş yapmayacak şekilde has yaparsa keramet tabir edilen ruhbanlara ait işlere kavuşabilir, şöyle ki: “suda yürümek, havada uçmak, az zamanda çok yer katetmek, uzaktan söyleneni duymak ve iç âlemdeki gizli şeyleri haber vermek gibi”

 

REVANİ /NURANİ RUH:

Revani Ruh’un yeri kalptir. Kazancı manevi sahaya ait ilimdir. Bu ruhun kendini geliştirme kuvveti ve çabası Allah’ın zatına ait isimlerin ilk dördü iledir. Diğer on iki isimde olduğu gibi bu dört isimde de harfle dahi olsa sesli yakarışlar, davetler olmaz.

Güzel isimler O’nundur, onunla çağırınız.” (Araf, 180)

ON İKİ İLAHİ İSİM ise “LA İLAHE İLLALLAH” cümlesinin esasına dayanır. Çünkü bu cümlenin harfleri “on iki”dir.

Revani/Nurani Ruh melekler âlemine şahitlik eder. Gördüğü şeylerin bir kısmı cennetler ve içinde bulunan nimetlerle meleklerdir. Konuşması iç âleme dair olur. İlahi isimlerin derin anlamını düşünür. Ötelerden haber verir. Ahiretteki yeri ise Naim cennetidir.


SULTANİ RUH:

Bu Ruhun kendini geliştirdiği yer kalp’te “Fuad/Yücelik” denilen yerdir. Bu Ruhun marifeti varlıkların, “yaratılanların ve olayların içinde saklı olan gerçek nedenleri, hakikatleri bilmesidir.” Bu ruhun gücünü aldığı kendini geliştirdiği işe gelince “kalb dili” ile yalvarılan ilahi isimlerin hepsidir. Öbür âlemdeki mekânı FİRDEVS cennetidir.


Ve “KUDSİ RUH”

Bu ruh’u hali şu kutsi hadisle anlatılır:
İnsan benim sırrım ben de insanın sırrıyım.”Bu Ruh’un gücünü aldığı kaynak “hakikat ilmidir”. Bu ilim aynı zamanda Allah’ın tekliği ile ilgili sırlara ulaşmakla ilgili ilimdir. Kendini geliştirdiği işe gelince Allah’n Birliğini ve tekliğini anlatan isimlere devamdır. Burada gizli yakarışlar esastır. Bu ruhun ötelere bakışı “sır gözü” iledir. Allah’ın “cemal” ve “celal” sıfatlarını görür.

Durak yerine gelince o da “SIR”dır.

Değerli okuyucularımızın bu konuya kitabımızın dışında ilgi göstermeleri halinde bu Ruh’un Kuran’ı Kerim’de pek az kişiye verildiği ilgili ayetlere dikkat etmelerini ve birçok tefsircinin bu Ruhla kastedilenin dört büyük melekten Cebrail olduğunu söylemelerine rağmen nacizhane Hz. İsa ile ilgili ayette de O’na “Ruh’ül Kudüs” verdik ifadesine dikkat etmelerini ona göre düşünmelerini öneririz.

Ayrıca değerli okurlarımıza şu düşüncemi de iletmek isterim: Kitle psikolojisinde Milli ve manevi konularda zaman zaman atalarımızın “Hissi Müşterek dediği şekilde “ortak tavır/hal” alma hali belirir. Bendeniz bu durumun yukarıda adı geçen “Kudsi Ruh’ sayesinde oluştuğunu sanıyorum.

Yani ortada “bir mıknatıs ve çevresinde toplanan milyonlarca kılıç, kalkan,”  İnşaallah teşbihte hata olmamıştır(!) Şüphesiz hakikati sadece YARADAN layıkıyla bilir!..

Selametle kalınız…

HAKAN YILMAZ ÇEBİ