14 Ocak 2012 Cumartesi

Aselsan Mühendislerinin Metafizik Saldırıya Uğramaları


Aselsan mühendislerinin başlarına gelenler ve mevcut diğer personelin nasıl bir pislik batağına çekilmesi hakkında bir analiz...
Aselsan mühendislerinin başlarına gelenler ile engel konulmak istenilen projelerin ve milli yazılımların yapılandırılmasını istemeyen dış mihrakların verdiği mesajların, Devletimiz bünyesinde ki muhatabı kurumlarda etkisinin ne kadar olduğu konusunda kafa yormak gerekir (!?)
Sindirilmiş ve sindirilmeye çalışılan kurumlar ile etkiye alınmış beyinlerimizin kim ne kadar maddi-manevi(zahiri-batıni) anlamda korumasını yapıyor, onuda ayrıca ele almak lazımdır. Diğer bir gerçekte şudur ki; Zahiri güvenlik kurumlarının manevi yapıları içler acısı durumda iken, manen birşeyler beklemek abesle iştigal olsa gerek. Yedi kıtaya hükmetmiş Osmanlı Ordusu ruhundan eserin kalmadığı TSK ve Teşkilat-ı Mahsusa ruhundan eserin kalmadığı MİT'in yapısı gibi...
Resmi anlamda devletin bir kolu olarak yetiştirilen günümüz ilahi-yatçılarının dahi bazılarını ekranlarda vs. sapık itikadları ile izlerken/okurken bunları yetiştiren kurumlarda tedrisat-öğretim ne kadar sağlıklı diyede ayrıca bir soru geliyor aklıma?
Kim de beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu, kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz. (Taha 124. ayet)
Cenab-ı Hakk'ın, Hz. Muhammed Mustafa (sav) Efendimiz ile insan ve cinlere Kuran-ı Kerim'i bildirmesi ile görünen/görünmeyen dünya aleminde imtihana tutulduğumuz günümüz dünyasında, işte bu ayet-i kerime ve benzer manalarda ki birçok ayet işin düğüm noktasıdır...
Günümüz insanı ve özellikle devlet bünyesinde önemli noktalarda çalışan üst-ast kademesinde kiler şunu iyi bilmeli; Nasıl ki şemsiye insanı yağmurdan korur, işte manevi şemsiye görevini gören Allah'ın dostum dediği, Allah Resulunun (sav) varisim dediği gerçek bir mürşidi kamilin nazarından uzak olmanın beraberinde, bu gibi ana nedenler sonucunda ise metafizik saldırılara açık hale gelmektedir...
Oysa Adıyaman Menzil'de gerçek bir mürşidi kamil, Ehli Beyt yani evladı Resul, zamanın gönül sultanı; insanlığa "Ne olursan ol yine gel.." diyerek kucak açmışken, bu nimetin farkında olmayanlar nasıl bir zararda olduklarını tahmin edemezler...
Hadis-i Şeriflerde, alemlerin efendisi Hz. Muhammed Mustafa (sav) Efendimiz buyuruyorlar ki; "Ehl-i beytime buğzeden, yüzüstü cehenneme atılır." [İ. Ahmed]
"Ehl-i Beyt, Nuh'un gemisi gibidir. Ona binen kurtulur, ondan geri kalan boğulur."
[Kaynak: Ahmed B. Habel, El-Müsned,3/157; Hakim, El-Müstedrek, 3/151]
Yukarıda biraz manevi temelini oturtmaya çalıştığımız konuya şimdi de alıntı yaptığımız aşağıda ki haber ile devam edelim.
***
Tarih: 7 Ağustos 2006
Yer: Pursaklar-Ayancık Yolu(Ankara)


Aselsan'da çok önemli projolere imza atan 31 yaşındaki makine mühendisi Hüseyin Başbilen bir aracın içinde ölü bulunuyor. ODTÜ mezunu mühendisin sol el bileğinde ve boynunda kesik izleri var. Otopsi sonucu "intihar etmiştir"deniliyor.
Tarih: 16 Ocak 2007
Yer: Gölbaşı(Ankara)


Aselsan'da çalışan ODTÜ mezunu elektrik mühendisi 30 yaşındaki Ali Ünsem Ünal aracının içinde tabancayla intihar ediyor.3 yıldır Aselsan'da çalışan mühendis ölüyor.
Tarih: 26 Ocak 2007
Yer: Batıkent(Ankara)

26 yaşındaki ODTÜ mezunu elektrik mühendisi Evrim Yançeken evinde intihar ediyor.2 yıldır ASELSAN’da görev yapan 26 yaşındaki Evrim Yançeken, 7. kattaki evinin pencerisinden atlıyor. Genç mühendis ölüyor.

Yüksek lisans yapan genç mühendisin, uzun süredir tez için çalıştığı ve bu nedenle psikolojisinin bozulduğu iddia edildi. Bir de intihar notu bırakmış: "Artık dayanamıyorum. Psikolojim çok bozuldu. Yüksek lisans tezimle ilgili büyük sıkıntılar yaşıyorum. İntiharımdan kimse sorumlu değil. Ailemin üzülmesini istemiyorum.

*7 Ağustos'taki ilk intiharda şüpheler vardı. Mühendis Hüseyin Başbilen'in vücudundaki kesikler için "kendi yaptı" dendi.

*Gölbaşı'ndaki 2. intihar da mühendis Ali Ünsem Ünal, aracının içinde başından vurulmuş bulundu. "İntihar etti" dendi.

*Batıkent'teki 3. intiharda ise Evrim Yançeken intihar notunu yazıp 7. kattan kendini attı.

Dikkat ederseniz 3 ölüm de farklı biçimde gerçekleşiyor.

3 farklı intihar metodunu uyguluyor mühendisler.

İntiharlar son 6 aya sıkışmış.

İlginç. Aselsan, TSK'nın dışa bağımlılığını azaltmak için kurulmuş bir şirket.En önemli özelliği aviyonik bakımından bunu büyük ölçüde başarmış olması.Bu aviyonik meselesi çok önemli. 650 milyon dolara F-16'larımızı ABD modernize edecek ya, işte o uçaklarda bizimkilerin yapamadığı tek şey aviyonik sistemler.Dışa bağımlılık o yüzden.

Türkiye'nin en parlak üniversitesinden mezun olmuş 3 parlak mühendis.
Türkiye'nin en parlak kuruluşlarından birinde iş buluyorlar.
Türkiye standartlarına göre hayli iyi maaş alıyorlar.

Ve "yüksek lisans tezi sıkıntısı" onları intihara sürüklüyor.
Yüksek lisans neden yapılır? Daha iyi maaş, daha iyi mevkii için.
Adam zaten 26 yaşında bunu başarmış.
Diğerleri de...

Aselsan'ın internet sayfasına giriyorum,intiharlarla ilgili tek açıklama yok.
Türkiye'nin en gözde kurumunun 3 mühendisi intihar ediyor, herkes "sus-pus".
Ölenler Aselsan'ın çalışanı değil yalnızca,
Bu ülkenin yetiştirdiği beyinler,

Olay sadece "ruhsal sıkıntı" ise, ilk intiharın ardından çalışanlarına yönelik tedbir almayan Aselsan yönetimi yine kusurlu sayılır.Türkiye'nin en gözde mühendisleri bu ölümleri görünce Aselsan'da çalışmak ister mi? Kurum, adeta içine kapanarak kendi bacağına kurşun sıkmış olmuyor mu?

Yanıtı gizlidir ama yine soralım: Bu mühendisler hangi proje üzeride çalışıyorlardı? Geleceklerini garanti altına almış 3 kişinin ard arda intihar etmesini "yüksek lisans" notu açıklamaya yetmiyor.
****
Şimdi bu haberin devamında şunu söyleyebiliriz; uçak teknolojilerinde üst seviyelerde olup, ülkemizle de sık ticari ilişkilerde bulunan ABD, İsrail faktörünü ele aldığımızda Aselsan mühendisleri vakasını ve Isparta'da düşen, önemli bir proje üzerinde olan bilim adamlarımızın şehit edilmesinide unutmuş değiliz!
Yani değinmeye çalıştığımız şekilde konunun kısa bir özeti; şeytani cinler olan metafizik varlıklar ve bioteknolojik sistemleri kullanan düşman, genç beyinlerimizi ve bilim adamlarımızı yakın markajda tutuyor, psikolojilerini, aile huzurlarını vs. bozabiliyor ve duruma göre çeşitli fizik/metafizik müdahale yapıyorlar... Metafizikte delile ulaşmanız zordur. Güçlü ve etkili ehli sünnet itikatında bir metafizik gücünüz ve teknolojiyi iyi kullanan genç beyinlere ihtiyaç vardır... Bunun yanında siyasi, askeri ve istihbari kurumlarda ki yönetim kadrosunuda özel bir ilgi ile takip ediyorlar ve göreceli yönetiyorlar (!?)...
Siz Allah'ın emirlerinden yüz çevirirseniz, şeytanı cini ifriti, sizi intiharda ettirir, sizi günah çukurunda yüzdürür de kendinizi deryada yüzer sanarsınız ve daha nice necis işleri size süslü gösterirde Allah (cc) muhafaza bu imtihan dünyanızı kaybetmenize sebep olur...
Sonrasında, bütün bu suikast ve ölümlerde güvenlik ve istihbarat kurumlarının sorumluluğu gözler önündedir... Sorumluluklarını yerine getiremediklerinden bunlar yaşanmaktadır...
Ülkemizin sindirilmiş kurumları, tarihe nam salmış hoşgörü ve merhamet abidesi Müslümanları İzlemekten zaman buldukça, zamanlarını geçiyorlar.... (!?)
Bu ülke insanımız ve özellikle Müslüman coğrafyasında yaşayan her bir Müslüman kardeşimize ayrı ayrı yapılan toplu bir kötülüktür...
Hesap var, mizan var..
Kim zerre miktarı hayır(iyilik) yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer (kötülük) işlemişse onu görür. (Zilzal 7-8. ayet)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder